28 Nisan 2011 Perşembe

Yassah Kardeşim Yassah!

Oha diyorum... Alan adlarına yasak getirilmiş.

En ironiği "yasak" kelimesi de yasak!

3 grupta incelenmiş. En ilginçleri ise;

1. grup:
sokus
xxx

2. grup:
adrianne (bu kim?)
baldız
cukpenis (yuh!?)
erotig (erotik yazamaz bu mallar diye düşünmek mantıklı tabii)
esbian (lesbian da yazamazlar)
gerdek
haydar
hayvan
hikaye
xn
xx
nefes
olgun
sapık
şişman
vurvur
türbanlı (ne alaka?)
taciz
tecavüz
zoo

bu iki grup alan adı olmayacakmış. nefes filmi, olgun şimşek, haydar dümen... hepsinin sitesi silinmeli demek ki.

3. grup:
a.p
a.q
adrianne
ateşli
çıplak (kampüste çıplak ayaklar da gitti işte...)
esrar
fire
hikaye
kızlık
külot
liseli
nefes
nudist
olgun
sapık
şehvet

Bunlar da içerikte kontrol edilecekmiş. Liseli şarkısını paylaşmak geldi şimdi içimden.

Ancak asıl amaç böyle tuhaflıklara dikkat çekip, diğerlerini normal göstemek gibi. Şu anda kimse "Lan niye meme yazamayacağız ki?" demiyor. Onu normal görüyor diğerlerinin yanında. Halbuki sözlük ortamında geyik yaparken aniden "Kapıyı açtığımda memelerini sıvazlıyordu" yazamadığını düşünsene. "Geyik yapıyorduk kardeş" diye açıklama mı yapacaksın?

Bugün nudisti yasaklayan, yarın budisti yasaklar.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Ruhun Sarışın



güneş doğmuş sokaklarda
akşamdan kalan sabahlar
çınlayan topuk sesleri
dansediyor kaldırımda
uzaktan bir gitar sesi
karışıyor adımlara

akmış ter damlaları
mazgallarıma bacaklarından
artık istesem de koşamam
sımsıkı tutmuşsun yakamdan
ben de vazgeçip kaybolurum
esmer ıslak vücudunda

acıtıyor güzelliğin
farkında mısın
tenin esmer
ruhun sarışın

çağırıyorsun günaha
sen şeytan mısın

tenin sıcak
tenin kıvrak
ruhun sarışın

günler geceler geçmiş
kaç tane hiç anlamadan
vücudum seni özlemiş
hayal etmiş durmadan
doğru yanlış hiç anlamam
ruhumu sana sattığımdan 

Teoman'ın her klibi ayrı bir kısa film niteliği taşımak zorunda zanırım. 
Bu adam kaliteden anlıyor.

Bıktım Bıktım Bıktım Bıktım...

22 Nisan 2011 Cuma

Bak Ne Çok Zorlanıyorlar

Mezun olacağım, sorun biz de mi yoksa hocalarda mı hala anlayamıyorum.

Nasıl saçma sapan bir sistemdir bu?

Neden bir hoca dersinden kalan öğrenci sayısı çok olsun, en çok onun dersinde zorlansın insanlar ister ki...

Üniversiteye gelirken hiç de böyle göstermediler bize, hep fotoğraftaki gibi çimlerde kahkahalarla ders çalışan tipler gösterdiler. Meğer bu zenciler dikiş nakış mı okuyormuş neymiş...

Okul öncesi eğitimde okuyup da (bakın öğretmenlik bile değil) müzik dersine kitaptan çalışıp "çok zor yhaaa" diyen insanları gördükçe, nakış okuyup da elinde kasnakla uyuyakalanları gördükçe boğasım geliyor.

Sınavlar hala mı bitmez bee... elalem final yapacak biz hala mayısta bile vizede olacağız. Bir de gerizekalı sorular soran hocalar var ki tam dövmelik.

Hocanın biri geçen haftalarda derste konuşuyor;
-İngiltere olsaydınız, şu anda sadece 4-5 kişi olurdu bu sınıfta. Eğitim daha zor orada. Hiçbiriniz mezun olamazdınız.
Arkadaşın biri çok güzel cevap verdi.
-Keşke ingiltere olsaydık, hocalarımız çoğu da profesör olamazdı.

Bunu diyen adam ingilizce kitapları aynen çevirip kendi adını yazıp basan biri ayrıca.

"Salak, yemin ederim gerizekalı bu çocuk yaa"

14 Nisan 2011 Perşembe

Ösym Acıktın mı?


Ösym artık ne kadar güvenilmez olduğunu tam anlamıyla ispat etti. Eskiden orta düzey öğrenciler kendilerini "ösym bir zeka testi değil" diyerek avuturdu. Artık "hacı ben ne yaparsam yapayım yine torpilli öne geçecek" diyor. O değil, mod medyan açıklandı şimdi herkes sınavda mod medyan yapacak. Ya da yeni şifreyi çözmeye çalışmakla geçecek zaman.

Ah be şifresi olmayan çocuk... Sen de gidip aralarına katılsan... Abi/Abla evlerinde kalsan... Kim bilir belki bir gün sen de doğru şıkları soru okuma gereği bile duymadan görebilirsin.

fotoğraf: bobiler.örg

slm, cnm, nbr, asl, hmm, bsg, by, pls, ltf, tsk, ok, kib, opt, aq

Msn çıktı, mertlik bozuldu!

Msn'de türk toplumunun en sık kullandığı ve gördüğü kelimeler sanırım bunlar.

-Slm
-Slm
-Nbr?
-İi, u? (ulan iyi demek istedin hadi neyse sen demeye üşenip you demeye çalışmak neyin nesi yaa? ingilizce "fuck you"dan ibaret zaten)
-İi.
-...
-Asl?
-27, m, Siirt.
-hmm.
-u?
-25, m, Manisa.
-by
-by.

6 Nisan 2011 Çarşamba

Sakin- Eksik Şarkı

çal felek, günüm senin
al geçir bildiğin gibi
bezdirmedi hayat beni
oysa yarı iletkenim
biraz içim dışımda
sonra bir kalp buldum
benimkini ona koydum
yorulmadım düşünce tutmaktan
ama sarılmadım canıma estikçe

bir şekilde bu aşkı içimde halledemiyorum
seninle başladım, elimden gelmiyor bitiremiyorum
sözlerim bitince, gözlerinde tütünce
bildiğimiz o dilde bülbüllere dönüyorum... 



Mükemmel, baş döndürücü, harika, müthiş...

Çok güzel, feci dile dolanan, akşama kadar dinlense bıkılmayacak şarkı.

Keşke dağılmasalardı. Daha iyi işlerle geleceklerini umuyorum. İnşallah, yaleppim, sübaneke, dinimiz amin.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Tecavüz

 Tecavüze hadım gelmiş diyorlar. En çok da şuna şaşırdım ki, bunu "ne yani hırsızın da elini mi keseceğiz?" diye yorumlayan insanlar var.

Daha tecavüz ve hırsızlığın bir insanlığın hayatına etkilerini bile kavrayamamışlar. Tecavüz diyoruz be... Hamile kadınlara, yaşlı kadınlara, hatta adamlara ve küçücük çocuklara yapılan bir idamdır tecavüz. Tecavüz öyle bir idamdır ki, toplumdan tam anlamıyla soyutlanır, yaşayan bir ölü olur madur. O küçücük çocukları zırt pırt sokağa salınan psikolojik sorunlu insanlardan nasıl koruyabilirsiniz ki... Bugüne kadar koruyamadın, bugünden sonrasına bak bari.

Kim çocuğunu sokaklarda öyle insanların gezdiğini bilerek gönül rahatlığıyla yalnız bırakabilir ki...

Yeni çıkan yasayla böyle insanlar çocuklarla ilgili yerlerde de çalışamayacakmış. Mesela bir gün servis şoförünün geçmişinde böyle bir vakanın olduğunu öğrenseniz ne hissederdiniz?

Gerçi hoş, şu anki durum bile iyi sayılır. Ne de olsa bir zamanlar hayat kadınlarına tecavüzde indirim vardı. "Onlar zaten iffetli değil" diyerek.

İnsanlar "Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak" sözünü fazla ciddiye alıyorlar sanırım. Bu gerçekten uygulanıyor sanıyorlar.

Şimdi de herkes ayaklanıyor, "Ne hadım mı? Şeriat geliyor işte. İran olacağız." diyorlar. Ya bi gidin çay koyun. En yakınınız değil, erkek dişi farketmez, kendinizi düşünün. Toplumun bakışları değişiyor. Herkes güvenilmez geliyor. Her sokak ıssız. Her yer riskli. İnsanlar iğrenç. Hayat iğrenç...

Bu insanlar intihar ediyor. Onları korumak için yapılanlar da eleştiriliyor.

Hırsızmış... Çalınan para yeniden kazanılır. Ama o insanlara gururlarını, mutluluklarını, gülümsemelerini, umutlarını, hayallerini yeniden nasıl vereceksiniz ki?

Evde Hayvan(!) Beslemek


Evde hayvan beslemek cidden türüne göre zormuş. Aynı cins içinde dahi farklı türlerde daha acayip sorunlar çıkıyor ortaya.

Benim kırmızı bir erkek betam var. Aynı bu resimdeki gibin. Dikkat edin fotoğraf değil, resim diyorum. Bazen gerçek olduğuna inanmak istemiyorum çünkü. Ya arkadaşım ne sorunlu bir hayvansın sen öyle. Önce çok stresliydim, dedim "hayvan alayım da böyle kafam dağılır neyin, pek bi hoş olur". Demez olaydım. Sırf sorun çıktı adam ya... Önce bi yerini yadırgadı hasta oldu. Beyaz benekmiş... Ağzı gözü beyazlaştı. İlacı varmış kullandık artık. Sonra geçince kendine geldi adam gibi yüzmeye başladı. Bu sefer de manyaklaştı. Yemi yukarıdan tutuyorum zıplayıp elimden kapmaya çalışıyor. Zıplamayı öğrendi hayvan. Hepsinden geçtim, sınav vakti intihar etmek nedir yahu? Final haftasında suyunu değiştiriyorum bunun, bi baktım masama yapışmış gibi görünen kırmızı bişi var. Fanusu yıkarken koyduğum su boş. Çığlığı basınca arkadaşlar da panikledi. Ne yapacağımı bilmedim. Kaç dakikadır dışarıda bilmiyordum. Allahtan labirent solunum sistemleri var da oksijenli solunum da yapabiliyorlar bir süre. Kalemle dürttüm önce. Kıpırdandı... "5 dakka daha" dercesine tripler yaptı. Tuttuğumla suya attığım bir oldu. O gece fanusun üstünü örtüp yattım. Gece tekrar intihara teşebbüs edecek diye korktum. 

Hayvanın en rahat besleneni bile sorun çıkarıyor. Bir gecelik bir kedi afeti olmuştu bir de. Dışarısı -40 derece, dayanamadık aldık kediyi, besledik. Ertesi gün yine kapıda, tınmadık. Ertesi gün yine... Sonra bir baktık, köfteciyle çıkmaya başlamışlar. Her gece en kral sofra ona kuruluyormuş. 

Evde kuş beslemek ise iyi bir temizlik anlayışıyla birlikte olmalı. O kafesi hiç temizlemeyenler mi dersiniz, eve salıp da evi temizlemeyenler mi? 

Özellikle fare, örümcek, iguana gibi hayvanları besleyenler var ki gıcık oluyorum. Fare nedir ya? Hamster değil bakın, bildiğiniz sıçan işte. Ya da örümcek... Psikolojik bir sorundur benim gözümde. İguanayı ise sadece artistlik olsun diye beslediklerini düşünüyorum. "Bakın ne kadar entelim" mesajı veriyor bana.

En zorlusu ise evde insan hayvanı beslemektir. Cidden kargadan beter olur. Hani derler ya; "Besle kargayı oysun gözünü" diye. İnsan bunlardan çok daha korkunçtur. En zorlu zamanında yanında olursunuz. Göz yaşlarını ve sümüğünü tişörtünüze bulaştırmasını sevecenlikle karşılarsınız. Gecenin bir yarısı ertesi gün sınavınız varken arar ve saatlerce dinlersiniz. Sapığın biri peşine takılır kendi akrabalarınızdan dahi yardım talep edersiniz. Hocasıyla gizli bir aşk ilişkisi olur ve kimseye söyleyemiyor diye siz de suskunlukla karşılarsınız. Özet olarak, sadece kötü gün veya sadece iyi gün dostu değil, ailesi olursunuz ve pms saçmalığı yüzünden bir gün gelir oyar gözünüzü. Öyle de korkunç bir şeydir evde insan beslemek. Gün gelir insan olmadığını görürsünüz.

Gözünüzde bin yaptığınız insanların, bir olduğunu anlarsınız.

3 Nisan 2011 Pazar

Mezun Olunca Ne İş Yapcan?

Özellikle yaşlılar başta olmak üzere, herkes aynı şeyi soruyor.

Mezun olunca ne iş yapcan?

Hani öyle öğretmenlik, tıp gibi kesin bir şeyde de okumuyorum ki, nereden bileyim ne iş yapacağımı. "Aklımda özel sektör var" gibi cevaplar veriyorum genelde artık.

Daha kötüsü de şu ki, "Bir gıda mühendisi ne iş yapar ki?" diyenler. "Yediğiniz içtiğiniz her şeyi denetler, üretir, halkın daha sağlıklı beslenmesi için yeni teknikler keşfedip..." devamını dinlemiyor teyzeler.

Bir de bölümü duyunca direk yorum yapmak isteyenler var. "Katkı maddeleri çok zararlı değil mi? Çok kullanılıyor hem de. Hiç organik yiyecek kalmadı" Katkı maddelerini 5 ay ders olarak gördüm ve yetersiz bulup kendim araştırmalar yaptım. Abla 2 cümlede özet geçmemi istiyor.

Ya da hemen "Ben gündemi takip ediyorum" mesajı vermek için, "Helal gıda hakkında ne düşünüyorsun?" diyorlar. Daha türkiyede oturmuş bir düzeni ve standartları bile olmayan bir şey hakkında ahkam kesmemi nasıl bekliyorlar ki...

Ayrıca "Siz yemek yapıyorsunuz okulda di mi? Kolay bölüm ya. İş olanağı da yok" diyen ablalar oluyor. Onları vurmak için yanımda uzi taşıyacağım yakında. Şu anda piyasa araştırması yapıyorum. Bölümü ve okulu geyik bulmaları yetmiyor gibi bir de iş yok diyerek iyice batırıyorlar.

Mezun olunca kendimi geliştirebileceğim, kişisel fikirlerimi ve projelerimi uygulayabileceğim küçük-orta ölçekli bir yerde çalışmak istiyorum. Aslında hepsi bu, ama olay direk "Ayşa teyzenin oğlu 4000le başlamış, sen kaç alıyosun" olduğu için kimseye anlatamıyorum.
 
Lune Nouvelle. Design by Exotic Mommie. Illustraion By DaPino