23 Ağustos 2011 Salı

Anlamsız 4







Gözlerim görmek istediklerini görüyordu. Hepsi hayaldi aslında. Tek gecede binlerce defa aynı hayalle uyandım. Şimdi ise her şey dağınık. Tüm düşüncelerim etrafa saçılmış. Bir kısmını mutfaktan, bir kısmını yaşam odasından, az bir bölümünü kütüphaneden, çoğunluğunu ise yatak odamdan topluyordum. Devamlı her yerde hayalini görmek beni yormaya başlamıştı. Çocuksu, arzulu, kızgın, heyecanlı tüm hallerin etrafa saçılmıştı. Her yerden sesin yükseliyor, aniden gözlerimin önünden geçiyordun. Bu sefer durdun…

            Ah aşk, bilmez miydin sana ulaşmak için yaptıklarımı… Tüm notalardan sana ulaşma isteğimi. Müziksiz bir hayat hayal edemezdin ki sen. Aynı benim sensiz bir hayat hayal edemeyeceğim gibi. Bazen bir piyanonun tuşlarında, bazen bir kemanın yaylarındaydım ben. Senin olduğun her yerde var olmak, nefesini hissetmek, usul usul nefesini içime çekmek için hüzünlü bir neydim şimdi. Oradaki varlığımı bilsen yine de çalar mıydın? Eskizlerin arasındaki kayıp şekillerdim. Su bardaklı kızın gözleriydim. Havadaki asılı kalmış, yanlış notalardım.

            Sen ise, geceme ışık katan ay ışığı. Bilirsin şehirden uzak yaşarım. Karanlık yerlerde boğulurum ben. Sen bana gülümseme katan ateşböceklerisin. Yaşamam için nedenim, ölümsüzlük suyumsun. Her gün bir damla alırım senden. Yoksa nasıl görür bu gözler seni… Nasıl işitir sözlerini… Ne olur biraz daha ak ruhuma. Biraz daha doyayım sana. Ben yetinmem bilirsin. Daha fazlasını isterim. Daha fazla çağla ruhuma yaşam nedenim.

            Bilirim, sen de benimle yok olacaksın. Nasıl ki sen beni besleyensen, ben de senin varlık nedeninim. Seni ben yaratmışım ya, öyle diyorlar. Ben kendi kendime konuşmayı bile sevmem halbuki. Arzu dolu şarap kadehlerimizi düşledikçe yine sarhoş oluyorum. Yine başım dönüyor. Beni asıl sarhoş edenin gökyüzünün derinliğinden gelen gözlerin olduğunun farkına bile varamıyorum. Yeniden sana tutuluyorum. Gölgende kalıyorum. Gölgemde kalıyorsun. Ve aniden yağmur başlıyor. Her damlasında biraz daha eriyorum. Yok oluşumu seyrediyorsun. Sana tutunuyorum. Akıyorsun yeniden hayallerime. Gökyüzü ben oluyorum. Yağmur bulutları ben oluyorum. Yağmur ben oluyorum. Yok olan ben oluyorum. Sen… Gözlerinde boğulduğum… Sen ben oluyorsun.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Anlamsız 3

 
Son 2 haftadir bunu yapiyordu. Duzenli olarak gelip bir light bira aliyor. Yarisini içip attiktan sonra bir sigara yakiyor. Her defasinda kaldirimda söndururken etrafa göz atiyor ve yoluna devam ediyor. Acaba daha önce de geçmis miydi buralardan? Kaç defa göremedim onu? Kaç defa daha gelip bir seyler aldi ve ben herhangi bir müsteri gibi davrandim. Simdi ise her defasinda kalp atislarim hizlaniyor, günes dogmaya baslar baslamaz ben büfeye kosuyordum, belki erken gelir diye. Haftalardir geceleri onu dusluyorum. Cogunda ikimiz de çirilçiplak oluyoruz ve goguslerinin arasinda sizip kaliyorum.

Ve simdi yine geliyor. Topuklu ayakkabilarinin çikardigi sese bayiliyorum. Bu sefer en azindan konusmaya çalismak istiyorum. Yorgun... Kimbilir hangi hayvan yordu onu yine? Kimbilir nasil bir yerde uyudu...

-Bir light bira.
+Gunaydin. Nasilsin?
-...
Yüzüme ile bakmadi. Cantasinda sigarasi olup olmadigini kontrol ediyordu. Bense israrla bekledim.
-Bir light bira...
+Peki bakalim hanimefendi. Cevap vermek zorunda degilsiniz. Ayrica bugunluk bizden.
Bu sozun ustune yüzüme bakti. Gozlerinde sadece bosluk vardi. Halbuki hayallerimde hep kahkahalar atiyordu. Parayi birakti ve üstü kalsin dercesine arkasina bile bakmadan gitti.

Ertesi gun gelmesini beklemiyordum. Ama beni sasirtarak daha erken geldi.
-Günaydin.
+Günaydin.
-Her zamankinden.
+Elbette leydim.
Benim gülümsememe eslik etmiyor yine buz gibi bir ifade ile bakiyordu ama kimin umrunda ki... konustu sonunda benimle.

Birkaç gun daha boyle devam etti. ve sonunda "nasilsin" soruma da cevap vermeye baslamisti. Sadece "normal" diyordu. bir ayin sonunda bir gun o da bana sormaya basladi. ustelik sadece "nasilsin" de?ildi.
-Sen nasilsin?
+çok tesekkur ederim. iyiyim.
-Beni düsledigini biliyorum.
+Nasil yani? Seni düslemek mi? Yapma... Ben evliyim.
-Yatak odan çok hareketli degil o zaman.
Utançtan kipkirmizi olmustum. Bu nasil anlatilir ki...
-Hadi ama... Neyin pesindesin o zaman?
+Ben sadece konusmak istemistim. Seni tanimak.
-O zaman yardimci olayim. 14 yasimdan beri calisiyorum. İyi de kazaniyorum. Geçenlerde bir doktorlaydim, benim gibiler için nemfoman diyorlarmis. Cunku sevdigim isi yapiyorum. Ve bazen ekstra promosyonlar oluyor. Seninle bir gece için bir light bira yeter bana. Çok merak ediyorum. Kocana da söyle hatta. Renk katmak adina.
+Kocam böyle bir seyi asla kabul etmez.
-Ben yine de bir sor derim.

2 aydir haftada bir bulusmaya baslamistik. Kocamin kabul edisine en basta bozuldum aslinda. Sanki aldatiliyor gibi hissettim. Sonra ise aldatanin aslinda ben oldugumu dusunmeye basladim. Kocamin gelmeyecegi gunleri özellikle ayarliyor ve sabaha kadar ter icinde kaliyorduk. Doktor hakliydi. O bir nemfoman. Ama onunla kesfettim ki kendi arzumun da bir siniri yok aslinda. Gece gündüz kirmizi bir gezegende dolasmak istiyorum.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Anlamsız 2

-Tek basina yaslandi gitti...
+Bir omru bos bos gecirdi...
*Geride de kendi gibi bir cocuk birakti...

Arkamdan soylenenler sadece bunlardi. Halbuki hepsinden daha verimli bir hayat gecirdim ben. Cok cok cok daha verimli. Evet yalnizdim onlara gore. Ama onlardan daha mutluydum.

Son nefesimin yaklastigini hissediyordum. Elimi tutuyordu ve saclarimi oksuyordu hala. Gogsumdeki ve bogazimdaki sicaklik yayiliyordu. Sesler rahatsizlik veriyordu. Gurultuden kurtulmak ve huzur icinde bu ani yasamayi ne cok isterdim. insanlar son dakikada dahi onlarin inanclarina gore hareket etmemi istiyorlardi. Herkes dua etmemi bekliyordu. Bugune dek 3-4 defa butun kutsal kitaplari okumustum. Dalga gecilen dinleri dahi arastirmistim. Ama hicbirinde kendimi bulamamistim ki. Birakin, kendi tanrimla bas basa kalayim. Birakin, ben kendi tanrima kavusayim. izin verin, tum mucizevi olaylardan bireysel aciklamalar yapayim. Basim donmeye basladi once. Gozlerine baktim. Herkes bagiriyorken, ben bile aglamasini bekliyorken gulumsuyordu. Gulumsedim ve gozlerim agirlasti.

Evden cikarken annem hep panik olurdu. Ama onda bundan eser yoktu. Bu huyunu cok seviyordum. Kapinin yanina ilistirdigi post-it e goz atti. "Anahtar, telefon, cuzdan" sadece bunlar yaziyordu. Evden her cikisinda unutmamis olmak icin goz atar, oyle cikardi. Gerisi onemli degildi. Onun gercekten benim kizim olmasini ne denli cok isterdim.

Uzun suredir ruya gormuyordum. Simdi ise etkisi dehset vericiydi. Ona anlattigimda hic tepki vermedi ve sadece odayi terk etti. Nereden bilebilirdi ki, bugun gerceklesecegini? Belki de sabahki konusmanin etkisiydi. Keske bazi seyleri daha erken yapsaydim...

Kahvalti bitmisti. Bana hala ayni delikanliyi anlatiyordu. "Bu sefer dogru kisi" diyordu. Hevesini yarim biraktigimi farkederek, sozunu kestim.
-Sana anlatmam gereken cok onemli bir sey var. Alistira, alistira soylemeyi isterdim, ama biliyorsun boyle konularda hic iyi degilimdir. Sen benim kizim degilsin. Anneni hic tanimadim. Babani ise kendim kadar tanidigimi saniyordum. Senin gibi bir mucizeyi birakip gidene dek. Baban kardesimdi, ben degil...


Kulaklarim cinlamaya baslamisti. Son cumleden sonrasini duyamadim. Dudaklari hala hareket ediyordu, Benim kulagimda ise tiz bir ses... sadece ses... Beni buyuten, her seyini bana adayan, idolum olan adam... Omrum boyunca bana yalan mi soylemis?

Televizyon izliyordu simdi, ben de onu. Birden bana dondu ve ruyasini anlatmaya basladi heyecanla. Ruyasinda kaza kursununa gidiyormus, ve daha bir suru sey. Sanki hicbir sey yokmus gibi davraniyordu. Sanirim ben de oyle davranmaliydim. Ama beceremedim. Yorum yapmadan odama gectim.

Evden cikmamiz lazimdi. Erken gitmis olacaktik muhtemelen ve uzun sure bekleyecektik. Zamaninda gitsek dahi her zaman bekliyorduk zaten. Discilerin bu yonunden nefret ediyordum. evden cikarken anahtarimi, telefonumu ve cuzdanimi kontrol ettim. Telefonum yoktu. Ama umursamadim.

Kollarimdaydi. ?nanamadim. Sabah anlattiklarini dusundum. Saclarini oksuyordum. "Gitme lutfen... En iyi arkadasim benim". Dusunceler icinde boguluyordum. Elini tuttum. Gozlerime bakiyordu. Her ne olursa olsun onu sevdigimi biliyordu. Sozcuklere gerek kalmayacak kadar yakindik birbirimize. Cevremiz kalabaliklasti. Herkes bir seyler diyordu sanki. Ama ben hicbir sey duymuyordum. Bakislarimda bosluk vardi. Ne yapmaliyim bilmiyordum. Gozlerine baktim, baktim... Gulumsedim. Gulumsedi...

Simdi tanrimiz ile bas basaydi. Bizim yarattigimiz tanri ile. Herkesten, tum bos dusuncelerden tamamen uzak olan tanrimiz ile. Bizim cennetimiz ikimizdik, zevkti, kahkahaydi. Bizim cehennemimiz vicdanimizdi. Simdi onun gibi olmayi ne cok isterdim.
 
Lune Nouvelle. Design by Exotic Mommie. Illustraion By DaPino